12 Ocak 2014 Pazar

Bedenimin Gölgesi Aynaya Düşüyor

Yaşım ilerledikçe, dizeler bana sövdükçe, sözcükler beni hırpaladıkça, dallarımdaki olmamış meyveleri kargalar kopardıkça, serçeler bedenimin kovuklarına yuvaladıkça, öngörülü cümleler saldıkça köklerini etimden dışarı, sevmeye olan isteğim ve inanışım eriyor mum gibi bir daha mum olamamacasına.

Mum kumaşa damladığında sarımsı bir iz bırakıyor, açılan kaygan oyuklara beni mahkum kılıyor. Geniz yakan bir tortu kalıyor geride. Sıra sıra diziyor beni kumaşa babaannemin yorgan iğnesiyle kalın ipliğe dizdiği çarşı boncukları gibi. Hepsi parlak ve keskin. Sanki her şey kimyevi. Her gün münzeviliğin daralıp ufalıp cebimize girdiği Kur’an sayfaları kadar dünyevi. 

Mümkünsüz olan ne var iki elin parmaklarının kesişerek değmesinden başka bir sokağın tavanında?

İmkansızlığın kıyısında biriktirdiğim sedefli sandıkların hepsi birden iki dalgayla alabora oluyor ve babaannemin özenle dizdiği boncuklar iplerden ayrılıp kumların arasında yitiyor. Boncuklar incileşiyor önce, ancak zamanla sararıp matlaşıyor, değersiz çakıl taşlarına benzeşip maviliğe karışıyor.

Her şeye rağmen yaşıyorum. Ben buradayım cümlesini yinelerken burnumdan alıp ağzımdan dışarı veriyorum doğanın bana bağışladığı iki oksijen bir hidrojeni. Yaşıyorum. Ölümden değil, varlığımın sona erecek olmasından değil, kalın başlı mezarlık yılanlarından, et yiyen kara çıyanlardan, sivri bacaklı kırkayaklardan değil, ölüm anında acı çekmekten korkuyorum. Ölümden sonrası kolay. Vücut yaşarken kaybettiği kandan geriye kalan üç bardak sıvıyı toprağa boşaltıyor, morarıyor, çürümeye başlıyor. Yalnız ölüm anında nefes daralıp kalp sıkışıyor bütün beden sürekli bir krampla silkelenip titremeye başlıyor. Uzun değil bunların hepsi üç beş saniye kadar sürüyor. Sonrası sonsuz bir mısır tarlası.

Bir kere öldükten sonra bir dahaki ölüme değin ne kadar yaşar insan?

Ölmeyi hatırlatırken kendime, bir yandan da aynanın kırık parçalarını bütünlüyorum el ayamda. Bir nefes değiyor eğreti cama ardında silik bir buğu bırakarak. Yırtıklarla dolu bedenimi askıya asıyorum. Gölgem beni terk ediyor.