Ben gelecek için hayal kurarım
ama plan yapmam.
Önündeki soğuk pirinç pilavından
bir kaşık daha aldı yoğurda daldırdığı kaşığı ağzına götürünce damağına soğuk
bir yağ tabakası dağıldı diğer elinde işaret parmağı ve orta parmağı arasında
tuttuğu sigaradan çektiği yudumla damağındaki yağ tabakasını eritip gözleriyle
gazeteyi okumaya koyuldu haberde şöyle diyordu eve geldiğinde pilav tenceresini
soğuk bulan adam önce karısını sonra üç ve dört yaşlarındaki iki çocuğunu
boğarak öldürmüş kendini de beş saat boyunca eve kilitlemiş.
Herkes kendi içine baksın.
Aynayı kendi yüzüne çevirdi bu
sefer son bir haftada yüzünde oluşan çizgileri dikkatle inceliyordu şimdi hangi
bahardan kalma olduğu belli olmayan bir gülümseme dudaklarına yayıldı bıçağın
kör tarafıyla elmanın kabuğuna yüzündekinin aynı derin çizgiler açıyordu her
bir kesikten sarımsı bir su akıyor kenarlarında adi çiçek desenleri olan
porselen tabağa yayılıyordu gecenin karanlığı odanın zeminine uğrayalı çok
olmamıştı.
Üzerimizde sessiz bir uğursuzluk
var.
Gecenin bir yarısı iki kat
yukarıdan parlak bir çığlık geldi çığlığın keskinliği ellerini titretiyordu bir
cesaret ayakkabılarını ayağına geçirdi dışarıda buldu kendini gitmekle gitmemek
duygusuyla dairesi ve merdivenler arasında mekik dokuyordu apartman boşluğuna
düşen ay ışığına düşen aksini fark ettiğinde irkildi üstüne bir şey almadan
dışarı atılmıştı huyu değildi halbuki gerisin geri odasına döndü.
Hayallerden başka yaşanmışlığımız
yok.
Kaldığı odanın penceresinden elini
uzattı bozkırın ılık esintisi bir yandan parmaklarına değiyor bir yandan da saçlarını havalandırıyordu ne zamandır böyle bir
özgürlük hissine sahip olmamıştı odasına dolan taze biçilmiş ekinin kokusu
içindeki yalnızlık hissini az da olsa atlatmasına yardımcı oldu ya özgürlüğü
seçip bedenini sokağın zeminine çarpacaktı ya da doğup büyüdüğü kentte sıcak
yaz günlerinde kavrulacaktı özgürlüğün tadı yeni çıkan turfanda gibi taze
geliyordu damağı aldığı zevkten uyuşuyordu.
Ahura Mazda hala uyumuyor.
Niyeyse.
The Dream, Salvador Dali