11 Haziran 2012 Pazartesi

yalın şiir

geceye türküler bıraktım.
sinende biten güldüm
senden önce
kendime ıraktım

ışığa doğu
ışına doğru

bu kadar yalın.


10 Haziran 2012 Pazar

Ölü evi

Azımsanamayacak kadar ölmüşüm
Azımsanamayacak denli ölüyüm... 

Geliyorlar, bu evde doğan yeni bir ölümü görmeye; koşarak, düşe kalka yuvarlanarak, sürünerek... Nasıl olursa olsun; görmek için bu eski dostlarının yeni cesetlerini ve göstermek için kendi dirimlerinin kıvılcımlarını geliyorlar. Ölüm sessizliği, toz ve küf kokan evden ayrıldıktan sonra seviniyorlar canlıyız diye.

Nilgün Marmara


9 Haziran 2012 Cumartesi

Yaşamanın neresindeyiz?

Yaşamım boyunca içimi kemirttiniz. Evlerinizle, okullarınızla, iş yerlerinizle, özel ya da resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz. Ölmek istedim, dirilttiniz. Yazı yazmak istedim, aç kalırsın, dediniz. Aç kalmayı denedim, serum verdiniz. Delirdim, kafama elektrik verdiniz. Hiç aile olunmayacak bir insanla bir araya geldim, gene aile olduk. Ben bütün bunların dışındayım. Şimdi tek konuğu olduğum bu otelden ayrılırken, hangi otobüs ya da tren istasyonuna, hangi havaalanı ya da hangi limana doğru gideceğimi bilmediğim bu sabahta, iyi, başarılı, düzenli bir insandan başka her şey olduğumu duyuyorum.
Tezer Özlü



7 Haziran 2012 Perşembe

sabah düşleri

göğsüne yasladı onun terli göğsünü. sırılsıklamdı bütün bedeni. yastık, saçlarından akan ter taneleriyle buluşup ıpıslak olmuştu. elleri tuzluydu terden. yüzünde ter tomurcukları birikmişti. onun bedeni kokuyordu elleri. teninde onun kokusu. gözlerinde onun gözü vardı vardı. dilinde onunki...göğüs uçları sertleşirdi hemen. iniltileri kulağında duyardı. nefes alış verişi hızlanırdı. içi ıslanırdı. bacakları titrer, baldırında istemsiz kasılmalar olurdu. dudaklarını öyle dişlerdi ki...kıpkırmızı kesilirdi dakikasında. gözleri kapalı olurdu hep. elleriyle çarşafı sımsıkı kavrardı. sımsıkı...saçları terden sırtına yapışırdı. omzuna değdikçe irkilirdi. yine yine tahrik olurdu gece boyu.

sabahın altısında uyandığında ortalık aydınlanmıştı çoktan. kediler gece avından dönüyordu. köpek çeteleri sokakları kolaçan ediyordu. çiçekler başını göğe doğru kaldırmaya başlıyordu. sabahçılar geçiyordu yokuştan bakkalın camlarına yansıyan akislerini  süzerek. 

bu sabah düşüne uyanmıştı. yanında kimse yoktu. oda sessizdi. duvarlarda nefes sesleri yoktu. kilit olmuştu aynalı dolap kapakları. 

gökyüzü su yeşiline çalıyordu. 

                      Morning Dreams, Susan Martin Spar