9 Nisan 2012 Pazartesi

ne?


Kafamın içinde ne var? Bir ''şeyin'' varlığı mı bu hissettiğim? Yoksa düzene ortak etmeye çalıştığım bir maymun mu kafeste beslediğim?

Göğüs kafesimi işgal eden ağrı artık daha keskin. Peki asıl göğün kafesinde ne var? Kendi göğüs kafesimle bu kadar meşgulken, bir kerecik olsun göğe baktım mı, başkalarının hayatını çiğnememeye özen gösterdim mi? Soru, cevap, kara mizah üçlemesi.

Düşündüklerim/hissettiklerim şiddetli bir ağrı yapıyorlar mı şimdi gökte? Belki de biriktirdiğim anılar ufak bir apse yapmıştır bile. İster istemez sorguluyor insan kendini dilinden düşürmediği kalpleri keyfince yala-ma edince.

Yine yanıtsız sorular düşüyor üzerime.

Ufuk kristalleşirken geride, tek istediğim yarını billur kılmak değil mi? Tek miyim bu diyarda? Benim gibi düşünenler var mı? Varsa eğer, onlar böyle istemiyor mu? Muhtemelen onlar da yarına dair planlar yapıyor, hayaller kuruyor, bir şeyleri tahayyül ediyor. Elimize geçen ne? Kazancımız/kaybımız ne düzeyde? Ne oluyor sonuçta? Bunları hiç sorduk mu kendimize?

İlk seferde sorduğum soru: Ne oluyor yerde/gökte?

Cevabı yine kendimden: Yukarı bak, o zaman anlarsın.